Bu araştırmanın amacı, Ortaokul 5. Sınıf öğrencilerinin teknoloji destekli esnek öğrenme (Future Classroom Lab-FCL) ortamında gerçekleşen İngilizce dersine ilişkin öğrenme deneyimleri ve bunu etkileyen faktörlere yönelik görüşlerini belirlemektir. Bu doğrultuda FCL ortamında gerçekleşen İngilizce dersinde; alan tasarımı ve teknoloji kullanımının İngilizce öğrenmeye etkisine, ölçme değerlendirme yöntemlerine, öğrenme sürecinde karşılaşılan zorluklara, deneyim ve FCL’ye katılımın tavsiye edilmesine ilişkin öğrenci görüşleri incelenmiştir. Nitel olarak gerçekleştirilen bu çalışmada olgu bilim (fenomoloji) deseninden yararlanılmıştır. Araştırmanın çalışma grubu 2024-2025 öğretim yılının Güz Döneminde Ankara’da bir devlet okulunun 5. sınıfında öğrenim gören ve İngilizce dersini alan 31 öğrenciden oluşmuştur. Araştırmacı tarafından hazırlanan ve özellikle üretken dil becerilerini geliştirmeye yönelik ders etkinlikleri, 4 hafta boyunca toplamda 16 ders saati süresince araştırmacı tarafından uygulanmıştır. Veriler dört açık uçlu sorudan oluşan öğrenci yazılı görüş formuyla toplanmıştır. Verilerin analizinde içerik analizi kullanılmıştır. Araştırmada elde edilen bulgular, FCL ortamının öğrencilerin İngilizce öğrenme süreçlerine olumlu etkiler sunduğunu ve çeşitli becerilerinin gelişmesine yardımcı olduğunu göstermektedir. FCL sınıflarında alan tasarımı ve teknoloji kullanımının etkisiyle, öğrencilerin dil öğrenme süreçlerinin daha eğlenceli, verimli ve etkili hale geldiği, grup çalışması becerilerinin güçlendiği ve öğrenmeye olan motivasyonlarının arttığı gözlemlenmiştir. Ayrıca, öğrenciler FCL ortamındaki esnek tasarımlar ve teknolojik olanaklarla daha etkileşimli bir öğrenme deneyimi yaşamış, bu da dil becerilerini ve iletişim yeteneklerini güçlendirmiştir. Eğlenceli değerlendirme yöntemleri, öğrencilerin katılımını artırmış ve sınav kaygısını azaltmıştır. Bu bulgular, FCL ortamının yaratıcı ve etkileşimli yapısının öğrenmeyi daha etkili, eğlenceli ve kalıcı hale getirdiğini ortaya koymaktadır.

Doğal afetler karşısında insanların çaresizliği dünya var olalı beri bilinen bir gerçektir. Afetler neticesinde ortaya çıkan kayıplar, travmalar ve ekonomik zorluklara bağlı yaşanan maddi ve manevi kayıplar ve kıtlıklar, afet yaşayan bölgelerin makus kaderi olarak görülmektedir. Özellikle depremlerin yol açtığı can ve mal kayıpları, alt yapılarda ortaya çıkan hasar, mal ve hizmet üretimindeki daralma, istihdamın düşmesi vd. makroekonomik göstergelerdeki bozulma büyük ekonomik kayıpları da beraberinde getirmektedir. Psikolojik, sosyal ve çevresel etkilerle birlikte afetlerin yaşadığı bölgeler uzun yıllar boyunca atlatılamayan sorunların da adeta habercisidir. Bu kapsamda 6 Şubat 2023 tarihinde Kahramanmaraş merkezli meydana gelen ve Adıyaman, Hatay, Gaziantep’te etkileri daha ağır olmak üzere toplamda 11 ilimizi etkileyen deprem felaketi, şiddet derecesinin yanında neden olduğu yıkım sebebiyle asrın felaketi olarak nitelendirilmektedir. Bu çalışmamızda öncelikle 6 Şubat Depremlerinin Türkiye’nin makroekonomik göstergeleri üzerindeki etkiler incelenerek yaşanan ekonomik kayıplar ortaya konulmaya çalışılmaktadır. Bununla birlikte deprem sonrası hükümetin aldığı finansal mali tedbirler incelenmiş depremin neden olduğu etkiler hafifletilmek üzere atılan adımlar ve bütçe üzerinde nasıl bir etkiye yol açtıklarına dair değerlendirmeler yapılmaktadır. Nihai olarak depremin neden olduğu ekonomik, sosyal ve çevresel etkiler bütüncül bir bakış açısıyla ortaya konularak analiz edilmektedir.

Uluslararası literatürde “Not in Education, Employment, or Training” kavramının bir kısaltması olarak NEET’ler, yaşları alan yazında en çok kabul gören şekliyle 15-29 arasındaki işgücü çağındaki emek piyasası dışında kalan nüfusu temsilen kullanılan bir kavramdır. İlk olarak Birleşik Krallıkta 90’lı yıllarda istihdamdan uzaklaşan gençleri anlatmak için kullanılan kavram 2000’li yıllardan itibaren  Avrupa ülkeleri başta olmak üzere tüm dünya ülkelerinde genç işsizliğinden farklı olarak değerlendirilmeye alınmıştır. Böylece NEET kavramı önemli bir istihdam ve sosyal politika problemi olarak değerlendirilmeye başlanmıştır. Ancak kavramın ortaya çıktığı yıllar Y kuşağı gençliğinin olduğu yıllar olarak ayrıca dikkat çekmektedir. İçinde bulunduğumuz yıllarda ise biryandan milenyumla beraber anılan Z kuşağı işgücü piyasalarında görülmeye başlanırken diğer yandan Alfa kuşağı da önümüzdeki birkaç yıl içerisinde görülmeye başlanacaktır. Bu makalenin amacı üç farklı kuşağın çalışma hayatı ve istihdam alanında farklılıklarını ortaya koyarak NEET problemine kuşaklar arası bir değerlendirme yapmak ve araştırmacıların dikkatini ayrıca bu farklılığa da çekebilmektir.

İnsanlık tarihi birçok gelişmelerin olduğu kadar hastalıklarında tarihidir. İnsanın biyolojik bir varlık olması, onu hastalıklara karşı açık hale getirmiş, bununla beraber sürekli gelişen ilaç bilimi ile de insanları tehdit eden hastalıkların tedavileri araştırılmıştır. Sürekli gelişen ilaç bilimi, özellikle ilaçların ve aşıların geliştirilmesi sürecinde çeşitli aşamalardan oluşan deneyler yapmakta ve bu deneylerin kimi zaman tamamında ve kimi zamanda belirli bir aşamasından sonra insan denekleri kullanmaktadır. Bahsi geçen bu deney süreçlerinde insan deneklerini kullanmanın hukuksal yönü sürekli tartışılmaktadır. Bu çalışmada hukuk literatürü başta olmak üzere bilimsel çalışmalar incelenerek çeşitli çıkarımlarda bulunulmuştur. Derleme niteliğinde olan bu çalışma ile öncelikli olarak insan deneklerin hukuksal boyutu ve hakları ortaya konmaya çalışılmıştır. İnsanlık için ilaç biliminin deneylerinin vazgeçilmez olduğu göz önünde bulundurularak, bu deneyler esnasında kullanılan insan deneklerin hukuksal haklarının ciddiyetle ve süreklilik arz edecek biçimde korunması gerektiği ve devletlerin de bu süreçlerde denetleyici rollerinin göz ardı edilmemesi gerektiği sonucuna varılmıştır.

Richard Knolles’ The Generall Historie of the Turkes is one of the earliest and most comprehensive histories written about the Ottoman Empire in English. The book has been used as a historical reference book by many scholars and inspired many English literary works that dealt with the Turks or the Ottoman history. In this paper I discuss the significance of this work with respect to the generation of the English outlook on the Ottoman Empire in a period when the commercial and diplomatic ties between the two countries were first initiated. At the same time by referring to certain English dramatic works which used Knolles’ narrative as a source for their plots and characters, I want to underline the book’s role in the construction of the image of the Turk in the public imagination of early modern England.

Tarihsel süreç içinde yazı ve mührün bulunması insanlık tarihinin en önemli aşamalarından biri olmuştur. Bu buluşlar 15. yüzyılda yayılmaya başlayan baskı tekniklerinin gelişmesi ile bilginin ve sanatın birikiminde ve aktarılmasında, aydınlanma çağı olan 18. yüzyıl ile 19. yüzyılda sanayi devriminin gerçekleşmesinde ve 20. yüzyılda teknolojinin atılımında önemli bir rol üstlenmiştir. Kitle iletişimi açısından bugün artık uygar toplulukların, çağdaş yaşamının olmazsa olmaz parçası ve başlıca öğelerinden biri olan baskı teknik ve sistemleri, insanlar arasındaki ilişkilerin sürekliliğinde en çok kullanılan iletişim araçlarından biridir. Baskı teknikleri çoğaltılabilir niteliğiyle, kitleleri etkileme ve yönlendirme konumunu, ilk kullanıldığı yazı ve resimlerin kağıda veya başka yüzeylere geçmesini sağlayan en basit manuel makinelerden günümüzün en karmaşık teknolojik makinelerinden elde edilen baskılarına kadar hep korumuş, bu arada kendi gelişimini de sağlamıştır.

Çeşitli araç ve malzeme ile doğrudan veya kalıplar yapmak yoluyla kağıda veya çeşitli malzemeler üzerine basılarak elde edilen özgün baskıresimin sanatsal anlamda gösterdiği gelişmeyi amaç edindiğimiz bu çalışmada kavram olarak özgün baskıresimin incelemesi ve baskıları numaralandırma sistemi hakkında bilgi verilmiş, sanatsal baskıresim kalıbın baskı yapan yüzey özelliğine göre sınıflandırılması yapılarak uygulanan teknikler hakkında tanım niteliği taşıyan açıklamalar yapılmıştır. Kullanılan kalıbın özelliğine göre baskı teknikleri Yüksek Baskı (ağaç – linolyum), Çukur Baskı (gravür – kazı resim), Düz Baskı (litografi – taşbaskı), Elek Baskı (serigrafi) ve Diğer Baskı Çeşitleri (mono – monotipi -cam) olarak sınıflandırılmış, kullanılan malzemenin özelliğine göre mekanik teknikler ve kimyasal teknikler olarak incelenmiştir.